Anksiyete, uykusuzluk, sinirlilik ve sabırsızlık günümüzde en kötü düşmanlarımızdan bazıları. Toplumumuz hiç bu kadar hızlı olmamıştı. Sosyal medyada karşılaştığımız sonsuz bilgi akışı bizi tüm gün ateşliyor. Önemli konular, çok önemli olmayanlar ve aralarında çok fazla, bazen birini diğerinden ayırmak zor olabiliyor.
Sinir sistemimiz bunun için yapılmamıştır veya daha iyisi bununla başa çıkmaya hazır olmadığını söylemektedir.
İnsanlar olarak temelde iki farklı operasyonel moda sahibiz: “Dövüş ya da Kaç ve Dinlen ve Sindir”. Dövüş veya kaç modu çoğu zaman olduğumuz şeydir, çoğu zaman bir şeye tepki vermeye hazırız. Çalılarımızda tıkırdayan bir şey olduğunda atalarımız tetikte olmalıydı, bu bir kaplan olabilirdi.
Ancak modern zamanlarda vahşi bir hayvanın saldırısına uğrama riski oldukça düşüktür, ancak yine de bizi bekleyen birçok tehlike vardır. Patronumuzdan bir e-posta, bir arkadaştan gelen bir telefon görüşmesi ya da eski sevgilimizin evlenmesi olabilir. Sinir sistemimiz için bu şeyler, bir kaplan kadar tehdit edici olabilir. Peki modern çağda bunlarla nasıl başa çıkabiliriz?
Her şeyden önce, doğrudan tepki gerektiren durumları ve bir süre bekleyebilecek olanları ayırt etmeyi öğrenmeliyiz. Sosyal medyada aldığımız her mesaja hemen cevap vermek zorunda değiliz, bir göz atmadan önce yaptığımız işi bitirmek tamamen iyi bir şeydir.
Dövüş veya kaç modunda ne kadar çok zaman geçirirsek, o kadar sinirli oluruz. Sürekli stres altında olmak, olmayan yerlerde tehlikeleri görmemizi sağlar. Birini diğerinden ayırmak zorlaşır. Bundan çıkış yolu nedir?
Dinlenme ve sindirim modumuz. Vagus sinirimiz, parasempatik sinir sistemimiz veya daha basit haliyle “rahatlama yeteneğimiz”.
Ne yazık ki bu evrimin bize öğretmediği bir şey. Hayatta kalmamız için rahatlamak gerekli değildi, ama bugünlerde refahımızı sağlamak gerekiyor. Bu yüzden dinlenme yeteneğimizi nasıl geliştireceğimizi öğrenmemiz gerekiyor. Aksi takdirde zaman içinde tam anlamıyla deliriyoruz.
Gevşemeyi bulmak vücudumuza kendini yenileme şansı verir. Kaslarımız gevşer, nefesimiz derinleşir ve zihnimiz bir mola verir. Tüm bunlar vücudumuzun ve zihnimizin şarj edilmesini sağlar, pili doldurmak için telefonlarımızı takmak gibidir.
Bu meditasyon ile yapılabilir. Meditasyonla ilgili bir zorluk, oturmak için rahat bir pozisyon bulmamız gerektiğidir, bu da çoğumuz için çok zor. Biz Lotusta oturmaya çalışırken sıkı kalçalar çok yararlı değildir. Bu nedenle rahatlama ve meditasyonu kişisel pratiğime dahil etmenin bir yolunu buldum. Meditasyona açılan bir kapı gibidir: Restoratif Yoga.
Restoratif Yoga, duymamışlarınız için, vücudumuzu çeşitli şekillerde desteklemek için destek, battaniye, yastık, kayış ve blok kullandığımız bir uygulamadır. Bu şekillerde daha uzun süre kalarak nefesimize odaklanabilir ve parasempatik sinir sistemimizi aktive edebiliriz. Bu uygulamada bedenimizi hareket ettiren tek şey nefes. Nefes ve düşüncelerimizle 90 dakika geçirmek, başladığımızda bunaltıcı olabilir. Durgunluğa gelmek uzun zamandır yaptığımız en cesur şey olabilir, bu da dikkatimiz dağılmadan kendimizle karşı karşıya olduğumuz anlamına gelir.
Bu uygulama ile eninde sonunda huzur buluruz ve istediğimiz zaman gevşeme yeteneğimizi geliştiririz. Sessizliğin gücünü gördüğümüzde ve gerektiğinde derin bir nefes aldığımızda, çevremizdeki her şeye daha az tepki gösteririz. Yavaşlamayı öğreniriz.
Daha önce de belirtildiği gibi, sistemimizi nasıl hızlandıracağımızı uygulamamıza gerek yok, ancak nasıl yavaşlayacağımızın yollarını bulmak istiyoruz.
Özellikle yıllarca yoga uygulayan, ancak hala endişe ve huzursuzluk çeken bizler, Restoratif Yoga’yı denemek isteyebiliriz. Kişisel pratiğime çok yardımcı oldu ve denemeyi kesinlikle tavsiye ederim.
Kendinize bir test yapın: Telefonunuzu kapatın ve bacaklarınızı bir yastığa koyun ve gözlerinizi kapatın. On dakika boyunca nefesinizi, bedeninizi ve zihninizi gözlemlemeyi deneyin ve nasıl hissettiğinizi görün. Sinirlenmeniz ve oradan çıkma veya uykuya dalma dürtüsü hissetmeniz durumunda: Sinir sisteminizin Restoratif Yoga ‘ya ihtiyacı olabilir.